Ne yaparsa yapsın hiç sevilmemiş bir adamın öyküsüdür. Öncelikle annesi tarafından. Bu yüzden kendisini sevmeden büyümüş. Hayatının tüm mevsimlerinde bocalamış, bir yere tutunamamış, pek çok hatalar yapmış, hayatının aşkı bile onu istememiş. Ama birgün annesi de dahil çevresi tarafından alkışlanmış, onaylanmıştır, çünkü artık dikiş tutturduğu bir işi vardır. E peki sonra? Hayat bundan mı ibarettir? Aslında kazandığı bir şey yoktur, kaybetmekte olduğu hayatıdır. Alkol onun intihar tarzıdır, ölümüne içerek. Vedası ise geçmişe değil geleceğedir. Çünkü geçmiş bir türlü geçemiyordur hala ve gelecek geçmişi bugünden tekrarlıyordur.
Hans gibi müthiş karakterden daha iyi bir film çıkması gerekiyordu. Bu kadar iyi bir karakter daha iyi işlenmeliydi.
Film kötü değil izlenebilir.