Ne varsa indie filmlerde var. Senaryo sonlara doğru raydan çıksa da genel olarak beğendim. Zamanında Ay'a gitmek, sonra da atomu parçalamak bilim kurguydu, hepsi gerçekleşti. Şimdilerde ise Yapay Genel Zeka (AGI) bilim kurgu aşamasında. Optimistlere göre makinelerin tekilliğe ulaşması 2045 yılında olabilir ( Ray Kurzweil mesela). YZ kışları düşünüldüğünde dudak bükmemek zor. Pesimistlere göre ise daha önümüzde en az 100 yıl var.
Zamanında Douglas Hofstadter, Gödel Escher Bach kitabında YZ'nın asla insan gibi beste yapamayacağını iddia ediyordu. Yanıldı. Şu an YZ Bach seviyesinde müzik üretebiliyor ve katıldığı yarışmalarda YZ bestesi en iyi Bach parçası seçilebiliyor, orijinal Bach besteleri de varken aynı yarışmada. YZ ayrıca tek başına resim yapıyor, şiir ve kitap yazıyor, gazete çıkarıyor, film çekiyor. YZ'nın önemli şahsiyetlerinden Eliezer Yudkowsky'nin meşhur bir ''AI In A Box'' oyunu vardır, ki kendisi YZ'nın her daim Faraday Kafesi'nde tutulmasını şart koşar. İnsan faktörü devreye girdiğinde, YZ'nın ne denli tehlikeli olabileceğine gayet güzel bir örnektir. Böyle bir teknolojinin akıl hastası bir diktatörün eline geçtiğini düşünün. İnsan faktörünün devrede olduğu Makine Öğrenmesi kadar, insan faktörünün devre dışı kaldığı Derin Öğrenme de bir o kadar risklidir aslında. Örneğin kendi kendine öğrenen iki makine daha hızlı iletişim kurabilmek için aralarında, kimsenin anlamadığı bir dil geliştirdiler.
Filmde bahsi geçen satranç oynayan YZ fikri gayet eski (Deep Blue ve türevleri). Sanırım bu örneği filmde, tekilliğe hangi tarihte ulaşıldığını göstermek için kullandılar. Asıl ilginç olan ise Go oynayan YZ'dır, ki Go'nun varyasyonları neredeyse sonsuzdur. Youtube'da Lee Sedol ile ilgili AlphaGo belgeseli var, şahanedir, izleyin.
Güzel film. Hem bilim-kurgusu iyi, hem de dokunaklı bir eser.